Trans kimlikler hastalık değildir

Bugün, 23 Ekim 2010 Cumartesi günü İstanbul’da Taksim Meydanında başladığımız Galatasaray Meydanında sonlandırdığımız coşkulu bir eylemden bahsetmek istiyorum. Bu eylem sadece İstanbul’da değil, Ankara’da ve dünyanın birçok kentinde aynı gün ve saatte yapıldı. İki veya üç seneyi kapsayacak uzun süreli bir kampanyanın parçasıydı:

“trans kimlikler hastalık değildir” (stop pathologizing 2012 campaign).

Birkaç ülkede trans bireyler için bazı küçük iyi değişimler olmuyor değil, oluyor ama ne yazık ki büyük bir çoğunluğunda hiçbir şey değişmiyor. Bu kampanyaya katılan şehirlere bir bakın: Ames, Amsterdam, Ankara, Bangkok, Barselona, Berlin, Bilbao, Bogotá, Bolonya, Brüksel, Budapeşte, Buenos Aires, Cape Town, Caracas, Compostela, Córdoba (Argentina), Donostia, Gaborone Botswana, Gasteiz, Granada, Guayaquil, Istanbul, Jaén, Las Palmas de Gran Canaria, Lille, Lima, Lisbon, Ludwigsburg, Madrid, Managua, Manila, Mexico City, Mumbai, Murcia, New York, Paris, Quito, Salta, San Francisco, San Salvador, Santiago de Chile, Ulaanbaatar, Valencia, Zaragoza. Zengin ve fakir, uzak ve yakın şehirler yan yana.

Bu eylemin amacı eylemi merakla seyreden, yanından geçip giden insanlara sesimizi, medya aracılığıyla taleplerimizi devlete duyurmaktı.

Fazla değil, yedi tane kapı gibi sağlam talebimiz vardı.

“Bütün dünyada ve tabii ki Türkiye’de tıp biliminin kullandığı hastalık tanısal ve sayısal el kitaplarından (Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Hastalık Sınıflandırılması, ICD ve Amerikan Psikiyatri Derneği’nin DSM) bir “bozukluk” olarak tanımlanan transseksüelliğin çıkarılmasını istiyoruz.

Resmi belgelerimizdeki isim ve cinsiyetimizi hiç bir tıbbi ya da psikolojik gözetimden geçmek zorunda kalmadan değiştirebilme hakkımızı talep ediyoruz.

İnterseksüel bebeklerin maruz kaldığı “normalleştirme” uygulamalarının sona ermesini talep ediyoruz.

Bedenimizi özgürce değiştirme ya da değiştirmeme hakkımızı talep ediyoruz. Kendi seçimlerimizi, hiçbir bürokratik, politik, ekonomik engel ya da herhangi bir tıbbi zorlama olmadan sürdürebilmeyi talep ediyoruz. Sağlık sistemini “Cinsiyet Kimliği Bozukluğu” sınıflandırmasındaki transfobisini tanımaya, transseksüellikle alakalı sağlık hizmetleri programlarını yeniden düşünmeye ve değiştirmeye çağırıyoruz. Psikiyatrik gözlemi kaldırarak psikoterapinin gönüllü bir seçenek olarak sunulmasını ve yeni doğmuş intersekslere uygulanan ameliyatların durmasını talep ediyoruz.

Garanti altına alınmış iş olanakları, marjinalleştirme ve ayrımcılığa son verecek politikalar talep ediyoruz. Seks isçileri için sağlık, güvenlik şartları ve polis şiddetinin durmasını talep ediyoruz.

Türkiye’de çok sık aralarla başımıza gelen, trans bireylere yönelik nefret cinayetlerinin önlenmesi ve suçluların yargılanıp “ağır tahrik indirimlerinden” yararlanmaması için Nefret Suçları Yasası ve Ayrımcılık Karşıtı Yasa talep ediyoruz.”

31 Ekim 2010
hikayeci.livejournal.com/14097.html

lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun! lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu