AIDS, Uyuşturucular ve Korunma Yolları

Madde bağımlılarında HIV görülme riski oldukça yüksektir. Madde bağımlılığı ve AIDS arasında yakın bir ilişki olduğunu birçok araştırma kanıtlamaktadır. Bu ilişkiyi etkileyen unsurlardan biri madde bağımlıların enjektör kullanıyor olmasıdır.

İki ya da daha fazla kişi aynı iğneyi kullanıyorsa, HIV dahil olmak üzere Hepatit B, Hepatit C gibi hastalıkları kolaylıkla kendilerine bulaştırabilirler.

Uyuşturucu şırınga edilmesinden sonra, iğnede bir miktar kan kalır. Bu kan, uyuşturucu ile birlikte aynı iğneyi kullananın atardamarına zerk edilir.

Riski yüksek olmasının sebebi, kanın çok miktarda HIV virüsü içermesidir.

Ayrıca uyuşturucu alımında kullanılan kaşık, filtre, tampon gibi malzemeler de benzer riski taşır.

Korunma Kuralları

–  Her zaman kendi iğnenizi ve kendi malzemelerinizi kullanın ve başka kimseye vermeyin.

– Kullandığınız iğnelerin güvenli bir şekilde ortadan kalkmasına dikkat edin.

– Acil durumlarda kullanılmış bir iğne temizlenerek başkasına kullanılmak üzere verilebilir. Bunun için aşağıdaki adımları takip edin:

1.  İğnenin içini ve dışını soğuk suyla yıkayın.

2. Sonra iğnenin parçalarını birbirinden ayırarak en az 15 dakika kaynar suyun içine koyun. Bu, plastik iğneler için de geçerlidir. Bu işlem en fazla 3 kez uygulanmalıdır. 3’ten fazla uygulandığında malzeme zarar görür.

3. Kaynama işlemi bittikten sonra iğnenin parçalarını bir araya getirin ve soğuk suyla içini tekrar çalkalayın.

Bu yöntem sizi HIV’e karşı korur ancak Hepatit virüslerini zararsız hale getirip getirmediği kanıtlanmamıştır.

Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transeksüel ve İnterseks bireylerin cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda daha dikkatli olmaları tavsiye ediliyor.

Uyuşturucu madde bağımlılığı nedir?

Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerini olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü hâlde bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Bağımlı, madde kullanımına ara verdiğinde yoksunluk belirtileri yaşar. Zamanla madde kullanım sıklığını ve dozunu artırır.

Aşağıdakilerden sadece 3’ünün 12 aylık bir süre içerisinde görüldüğü kişi bağımlıdır.

  • Kullanılan madde miktarının sorunlara rağmen giderek artırılması.
  • Bırakma çabalarının boşa çıkması.
  • Maddeyi sağlamak, kullanmak veya bırakmak için çok fazla zaman harcanması.
  • Sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azaltılması veya bırakılması

Etkileri

Uyuşturucu olarak kullanılan maddelerin kimyasal yapıları birbirinden farklıdır. Kullanıldıklarında merkezi sinir sisteminin farklı bölümlerini etkileyerek fiziksel ve psikolojik tahribata yol açarlar. Uyuşturucu maddelerin hiçbir güvenli kullanım şekli yoktur. Kullanan herkes için bağımlı olma riski eşittir. Hücrelerimiz vücuda giren her maddeyi tanır ve bir daha unutmamak üzere hafızasına alır. Hücresel öğrenme süreci denen bu durum herkes için geçerlidir.

  • Aklı ve iradeyi işlemez hale getirir. Kişiyi normal yaşam ve davranışlarından uzaklaştırır.
  • Bulantı, kusma, karın ağrıları, kabızlık, ishal, mide ve bağırsak spazmlarına/kanamalarına sebep olur.
  • Tüm iç organların zarar görmesine ve buna eşlik eden bir dizi hastalığa neden olur.
  • Zehirlenmelere ve bu yolla gelen ölümlere sebep olur.
  • Uyuşturucular, bireyin çevreye uyum yeteneğini azaltır. Bağımlı giderek aileden ve çevresinden kopararak, yalnızlaşır. Çoğu zaman bu tabloya ağır bunalımlar eşlik eder.

Ne yapmalı?

  • Eğer kişi maddenin etkisi altında ise onunla bu durumda konuşmanın yararı olmaz.
  • Kendinizi hazır hissetmeden onunla konuşmayın.
  • Açık, samimi ve inandırıcı olun, öğüt vermeyin.
  • Genellemeler yapmaktan kaçının.
  • Korkularınıza dayanarak konuşmayın.
  • Onu etiketlemekten kaçının, çünkü “kullanıcı olarak” etiketlenen kişiye yaklaşmak çok zordur.
  • Önyargılarınızın farkına varın (“Bunlar iflah olmaz”), böylece yanlış iletişim kurma olasılığını azaltırsınız.
  • Kendinizi onun yerine koymayı deneyerek onun düşünce, yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın.
  • Uzman yardımı alması için samimi bir yaklaşımla onu ikna edin.

Ne yapmamalı?

  • Kabullenmeme-İnkâr: “Yok, benim çocuğum asla kullanmaz.”
  • Kendini ve eşini suçlama: “Bu çocuk senin yüzünden böyle oldu.” “Biz iyi anne-baba olamadık.”
  • Hayal kırıklığı, çaresizlik duygusu: “Ben seni bunun için mi yetiştirdim?” “Her şey bitti, artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz.”
  • Öfke: “Benim böyle bir çocuğum olamaz!”
  • Çocuğu suçlama ve aşağılama: “Senden hiçbir şey olmaz.”
  • Uç kararlar alma: “Okul hayatın bitti.”

Bilgilerin bir kısmı yeşilay web sitesinden alıntıdır…

lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun! lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu