Ayılık Nedir?

Ayı kimdir sorusuna verilmiş net bir cevap olmamasına karşın, verilen tüm cevapların ortak noktası olarak; “öğretilmişlikten uzak doğal özellikler” taşıyan erkek eşcinsellerin ayı olduğuna dair ortak bir fikir birliği vardır.

Travesti, transeksüel ve efemine eşcinsellerin Ayı Hareketi hakkında fikirlerini oluşturan “Erkeksi kıllı kilolu erkek eşcinsel” tanımı aslında Ayı Hareketi dışındakilerin bu hareketin dışından izlenimleri ile oluşturulmuştur.

Toplumun her kesiminde oluşan prototipler ve beğeni ölçüleri sadece Ayı Hareketinde değil her insanda bulunan beğeni ölçütleridir aslında ve Ayı Hareketinin politik duruşu ile hiçbir bağlantı içinde değildir.

Ayılar bu beğeni ölçütlerine göre çeşitli adlarla adlandırılırlar. Kıllı ve zayıf ayılar otterbear (zayıf ayı), normalden biraz iri ve kıllı ayılar bear (ayı), oldukça iriyapılı ve kıllı ayılar grizzlybear (iri ayı), şişman ayılar ise chubbybear (şişman ayı) olarak adlandırılırlar.

Çoğu zaman yaş da ayılık için bir ölçüt oluşturur. Kesin olmamakla birlikte 35 yaş altı olan ayılar için cubbear (ayı yavrusu), daha ileriki yaşlardaki ayılar için ise daddybear (baba ayı), Oldukça yaşlı ve kılları beyazlaşmış ayılar için ise polarbear (beyaz ayı) tanımı kullanılır.

Ayılar arasında da çeşitli fetiş grupları vardır. Ayılar bu fetiş gruplarına göre de adlandırılırlar. Deri elbiseler giymekten hoşlanan ayılar Leather Bear (derici ayı), sigara ve puro içmekten hoşlanan ayılar için ise Cigar Bear (sigaracı ayı) tanımları kullanılır.

Ayılar için önemli ayırıcı özelliklerden biride sakaldır. Yurtdışında ki hemen hemen tüm ayıların sakallı olmasına rağmen, ülkemizde çalışanlar için uygulanan kılık/kıyafet yönergelerinden dolayı, türk ayıların sakal bırakmaları çok fazla mümkün olmamaktadır.

Ayı hareketinin esas çıkış noktasını, toplumun yanlış bilgilendirilmesi sonucu erkek eşcinsellerin kadınsı olduğu ya da olması gerektiği yönündeki yanlış kanıyı kökünden değiştirmek fikri oluşturmuştur.

Yazılı yada görsel basın aracılığıyla hergün toplum önüne sürülen kadın elbiseleri içerisindeki makyajlı ve efemine eşcinsel tiplemesi karşısına doğal halleri ile yani hergün sokakta gördüğümüz sıradan erkek tiplemesi ile çıkarak, erkek eşcinsel anlayışına yeni bir boyut getirmeyi hedeflemektedir.

Ayı hareketinin anlayışı genel geçer eşcinsel anlayışından oldukça farklı olmasına rağmen, kesinlikle dışlayıcı, küçük gören ve horlayan bir anlayış değildir. Aksine ayılar diğer eşcinsellerle her türlü ortamda bilgi alışverişinden eğlenceye kadar geniş yelpazeli bir birlikteliği savunmuş ve aynı tarafta olduklarını unutmamışlardır.

Ülkemizde yakın zamana kadar bilinmeyen ayılık ve ayı-hareketi, türk ayı grupları tarafından dile getirilmeye ve eşcinsel yaşam içerisinde soluk almaya başladığı zaman, diğer eşcinsellerin tepkisiyle karşılaştı. Bu tepkilerin ana temasını genellikle efeminelik kavramı oluşturuyordu. Bilinmesi gereken husus ayıların efemineliğe ya da efemine eşcinsellere karşı olmadığı, yanlızca kendi cinsel beğeni ve yaşayış şekillerinin doğallığı ön plana çıkardığıdır.

PENÇERE, LES WRIGHT SÖYLEŞİSİ

AYI Toplumu eğer geçici bir moda olup daha sonra kaybolmaktan korkuyorsa kendini geliştirmeli, politik ve kültürel boyutlarının farkına varmalı.

pençere : Hoş geldiniz ; dergimiz pençere bu sayıyla birlikte ilk yılını doldurmuş oluyor ve AYI TARİHİ PROJESİ kurucusu ile bu röportaj bizi çok heyecanlandırıyor.

L.W. :Hoş bulduk.Ben de bildiğim tek Ayı Kültürü dergisi için Pence’re ile yapacağım bu röportaj için çok mutluyum.

pençere : İsterseniz ilk sorumuzla sohbetimize başlayalım. Dışarıya açılmanız nasıl oldu?

L.W. : “Out” olma kavramı politik bir hareket olarak algılandı; ve Eşcinsellere Özgürlük Hareketi ilk adımını New York şehrinin Greenwich Mahallesinde Stonewall Olayı ile 1969 Haziranında attı.

1972 yılında 19 yaşımdayken “Out” olduğumda bunun politik olduğu kadar kişisel bir karar olduğunu da düşünürdüm. Her zaman erkeklere ilgim olduğunu bilirdim. Ayrıca bilirdim ki hiçbir zaman klişe eşcinsel erkek yapısında değildim. Bu çelişki içinde uzun süre bocaladım. Bununla birlikte Amerika’nın en az elli eyaletinde homoseksüellik resmi olarak akıl hastalığı olarak nitelendiriliyordu. Bu yüzden ilk dışarı açıldığımda kendimi akıl hastası olarak görmemem çok büyük bir adımdı kendi açımdan, bir suçlu değildim aksine kendim olmaktan son derece mutluydum. Heteroseksüelmiş gibi davranmak eşcinsel karşıtı önyargılarla boğuşmaktan çok daha zordu.

1974 te Almanya’ya üniversite öğrencisi olarak gittim ve yaklaşık altı yıl orada yaşadım. Hemen tüm sınırlarımı aşarak eşcinsel özgürlük hareketine katıldım ve o zamandan beri eşcinsel aktivistim.

pençere : Ayı Tarihi Projesine ne zaman ve nasıl başladınız ? Size ilham veren ne idi ?

L.W. 1979 yılında Almanya’dan San Francisco’ya taşındım ve kendimi AIDS kabusunun ortasında buldum. 1986 ya kadar birçok arkadaşımı kaybettim ve sonunda Amerikan hükümeti ve heteroseksizm etkisindeki toplum AIDS in gerçek bir problem olduğunu kabullendi. O yıllarda herkes bir anda ortadan kayboldu. San Francisco’nun tüm eşcinsel semtleri boşalmıştı ve herkes saklanıyordu. Barlar kapandı , eşcinseller seksten vazgeçtiler. Tüm insanlar korkudan evlerine kapanmıştı. İki yıl boyunca ünlü eşcinsel semti Castro bir hayalet kentine dönmüştü. Ardından eşcinseller tekrar dışarı çıkıp bir toplum arayışına giriştiler. Aynı zamanda seks partnerleri aramaya başladılar. Bu tarihte San Francisco’da kendilerine “Ayı” diyen insanlar birbirleri ile sosyal ve seksüel olarak bağlantıya geçtiler. Bu gelişmeler içinde ben de başından itibaren bulundum ve fark ettim ki bu gelişme “Sadece bir dönem moda olan” geçici bir San Francisco akımı değildi.

Gözlemlemeye ve notlar almaya başladım. Bu gözlem ve notlar daha sonra analiz yapmama ve kitapları yazmama yardım etti. O tarihlerde ben de HIV virüsünü aldığımı fark ettim; ayrıca parasız, gelirsiz ve evsizdim. Aniden Boston’da bir üniversiteden öğretmenlik için teklif aldım; (Yıl 1972) kabul ettim ve iki hafta içinde Boston’a yerleştim. Sağlığım yüzünden ne kadar süre çalışabileceğimi bilmiyordum ancak bir işim ve düzenli bir gelirim olduğundan Ayı Tarihi Projesine başlamaya karar verdim. 1993’den sonra işten arta kalan zamanımın hepsini bu projeye harcadım.

pençere : O günden bu güne neler yaptınız ? Bugünlerde ne üzerinde çalışıyorsunuz ?

L.W. Öncelikle kendimi sağlıklı ve iş sahibi tuttum. Tam süreli öğretmenlik yaptım ve birçok farklı projede yer aldım. Ayı Tarihi Projesine başladıktan sonra birçok doküman ve bilgi toplamaya giriştim. Özellikle AYI toplumunun gelişimi ve kültürü üzerine ; ayıların eserlerini de düzenleyerek AYI toplumunun birçok farklı yönünü ortaya çıkarmaya çalıştım.

İlk yazdığım “AYI KİTABI 1” büyüdü büyüdü ve “AYI KİTABI 2” böylece oluştu. Aynı zamanda bu iki kitapla birlikte AYI Eserleri Sergisinin üçüncüsünü de yapmış bulunuyorum. Dördüncüsü ve beşincisini de yakın gelecekte yapmayı planlıyorum. Bu sırada sizin de içinde bulunacağınız “AYI KİTABI 3” üzerinde çalışıyorum. Bu çalışmalar doğal olarak hayatımdan yıllarımı alıp götürüyor.Bu sebepten akademik çalışmalarımı da ilerletmeye çalışıyorum. Tek yönden değil birkaç yönden geliştirmeye çalışıyorum kendimi.

AYI Tarihi çalışmalarım ilerledikçe “Maskülinite” ve “Erkek nedir?” konusu da ilgimi çekti ve bu konularda da çalışmaya başladım. Travma dolu bir geçmişe sahibim. San Francisco’da AIDS dönemini yaşadım, birçok arkadaşımı kaybettim ve o zamanlar çok gençtim. Bu kötü tecrübe beni travmanın insanların sosyal hayatına ve insan psikolojisine etkileri konusuna itti. Ve son olarak homofobik bir toplumda eşcinsel erkek olma travması üzerinde çalışıyorum.

Şu sıralar uzun süre HIV virüsü ile yaşamayı başarmış AIDS lieşcinsellerle röportajlar yapıyorum. Bu sağ kalanların çoğu daha AIDS virüsünün ne olduğunun bilinmediği ve hiçbir tedavi yönteminin olmadığı dönemlerden ayakta kalanlar. Unutulmuş nesil olarak hiç söylenmemiş hayat hikayelerimiz bu röportajların ana konusunu oluşturuyor.

pençere : “AYI KİTABI 1” ve “AYI KİTABI 2” nin başarısı sizin için yeterli miydi ?

L.W. : Birincisi az çok başarılıydı. AYI Toplumunun ve akademisyenlerin dikkatini çekti. Bir akademik araştırma kitabı için iyi bir satışa da ulaştı. Bazı insanlar kitap alırken akademik araştırma kitaplarına uzak durabiliyorlar,onlara sıkıcı gelebiliyor. AYI KİTABI 2 ilkinden çok daha iyiydi ancak neredeyse hiç satmadı.

Bunun yanı sıra ben AYI KİTABI 1-2 ve 3 ü erkek eşcinsel alt kültürü çalışma dosyası olarak görüyorum. Hepsi tarihimizi olduğu gibi korumak ve geleceğe bir arşiv bırakabilmek amacı ile yazıldı. Gelecek nesiller bu kitapların doyurucu bir proje olup olmadığına karar verecek. Diğer yandan ben aşırı derecede mükemmeliyetçiyim , yaptığım hiçbir şey beni tam olarak tatmin edemez.

pençere : Uluslararası AYI Kulüpleriyle ortak çalışmalar yapıyor musunuz ? Yapıyorsanız bunlar ne tür çalışmalar ?

L.W. : Şu ana kadar yaptığım tek çalışma o kulüplerden aktiviteleri ile ilgili doküman toplamak. Bunları AYI Tarihi arşivime ekliyorum. Her zaman AYI Kitabı serimde olabildiğince çok , uluslararası görüşe yer vermeye çalıştım. Bu çok yavaş ilerleyen ve yıpratıcı bir süreç. Aslında Amerikan eşcinsellerin uluslararası eşcinsellerle ilişkileri konusu bir düzine kitap yazdıracak kadar geniş bir konu olmalı. AYI Tarihi projemin bir bölümü de “Nashoba Enstitüsü” ismini verdiğim uluslararası AYI Kulüpleri tartışma Platformu. Teksas Ayı buluşmasında Dallas’da AYI Tarihi konusunda bir sunum yaptım ve ayrıca AYI Polis Memurlarından oluşan bir tartışma platformuna davet edildim. Çalıştığım konu çok geniş ve bu tarz tartışma platformlarında bu konuda çalışanları görmek üzerimdeki yükü hafifletiyor.

pençere : Türkiye’deki AYI Hareketi hakkında ne biliyorsunuz ?

L.W. : Türkiye’de bir AYI Hareketi olduğunu bilmem dışında hemen hemen hiçbir şey. Türkiye’deki eşcinsel erkeklerin AYI hareketi için çalıştıklarını öğrenmek beni çok etkiledi. Türk toplumu hakkında da bilgiye sahip olduğumu söyleyemem. Amerikanvari ve batılı düşünce yapımında farkındayım. Bu düşünce yapım doğal olarak beni objektif olmaktan uzaklaştırıyor.

Daha önce söylediğim gibi Almanya’da bulunduğum altı yıl içinde, 1970 lerde , Kuzey ve Batı Avrupa’da gezme fırsatım oldu. Almanya’daki eşcinsel erkek kültürünün Amerika’dakinden ne kadar farklı olduğunu gördüm. Fakat yüzeysel olarak (porno dergileri) hepsi birbirine benziyor. Farkındayım ki Türk erkekleri Amerikalı ve Batı Avrupalı eşcinseller tarafından çok çekici bulunuyor. İslam dünyasının en yakışıklı erkekleri olarak Türk erkekleri görülüyor. İtiraf etmeliyim ki ben de aynı fikirdeyim.

Türk erkekleri ile ilk tanışmam 1970 lerde Almanya’da oldu. Ezilen işçi sınıfı kesimi olarak karşımdaydılar. Şu anda öğretmenlik yaptığım yerde de birçok Türk öğrenci var. Bunlar Türk kapitalist zenginlerinin çocukları. Burnu havada olan bu öğrenciler bizi alt sınıf uşakları olarak görüyorlar. Bu sebepten bu iki taban tabana zıt sınıfı bir kültür içinde düşünebilmem ve Türk toplumu hakkında bir fikir sahibi olmam mümkün değil. Ancak bağlantıda olduğum birkaç Türk Ayısı bana yakın zamanda Türkiye’yi ziyaret etmem gerekliliğini hissettirdi.

pençere : Ziyaretinizi dört gözle bekliyor olacağız. Peki 1986 San Francisco’su ile 2002 San Francisco’sunu karşılaştırabilir misiniz? Sizce AYI Hareketi 1986 sonrasında büyük adımlar atabildi mi ?

L.W. 1986 da AYILAR San Francisco’da küçük bir gruptu , günümüzde ise AYI olmak çok popüler ve bir San Francisco eşcinsel erkek imajı. Tabii ki San Francisco’da birçok farklı eşcinsel grup bulunmakta , örneğin Boston’da eşcinsellerin çoğu temiz tıraşlı, bakımlı ve ekonomik olarak kuvvetlidirler.

San Francisco genel olarak 1986 dan sonra çok değişti. Bilgisayar teknolojisi , gayrimenkul fiyatlarındaki artış San Francisco’yu çok zengin ve çok fakirin bir arada yaşadığı bir şehir haline getirdi. Castro artık bir eşcinsel mahallesi değil. Birçok eşcinsel maddi olarak şehir merkezinin pahalılığı yüzünden buralarda yaşamayı göze alamaz hale geldi ve eşcinseller şehrin dışına itildi.Şehrin dışındaki farklı mahallelerde yaşamak zorunda kaldılar veya San Francisco’dan ayrılmak zorunda kalarak başka şehirlere göç ettiler. Bende iş bulamadığım için San Francisco’yu terk edenlerdenim.

Burası her zaman öncü bir şehirdi. Altın arama günlerinden , çiçek çocukları günlerine ve son olarak 1970 lerde “Eşcinsel Mekke’si” olduğu günlere kadar geldi. Ayrıca San Francisco her zaman güzel bir liman şehri özelliğine de sahipti , ta ki teknolojik firmaların akınına kadar. Bundan sonra korkunç bir yükselişe geçti ve Ayılar dünyanın başka yerlerine göç ettiler.

Artık uluslararası Ayı ticaretinin içindeyiz ne kadar istemesek de. Aynı Mc Donalds’ın izlediği yol gibi. Küçük ve şirin bir hareketken hayatın kendisi gibi uluslararası ticari bir bağımlılığa dönüştü.

pençere : Amerika’daki AYI dergileri hakkında ne düşünüyorsunuz ? Sizce AYI Toplumu kültürel dergilere ihtiyaç duyuyor mu ?

L.W. : Amerika’daki ilk AYI dergisi, AYI akımını geliştirdiği için kalbimde ayrı bir yere sahip. “Amerikan Ayısı” olan Amerikan Bear) ciddi konuları konuşan ve her şeyin seks olmadığını söyleyen başarılı bir çalışma. Ancak iki dergi de ticari kaygılarının olduğunu açıkça dile getiriyorlar.

Düşünüyorum da AYI Toplumu ciddi bir kültürel derginin ihtiyacını duymakta.İlk derginin sahibi bunu fark ettiğinde benimle uzun sohbetlerde bulundu. Ancak şu anda elimizdeki dergi playboy tarzında erotik bir dergi. Kültürel bir derginin olması beni çok mutlu ederdi. Ancak “Düşünen Ayılar” büyük bir kitle olmadığından böyle bir dergi finansal zorluklar çekebilir. Ancak zengin ve parayı umursamayan bir AYI böyle bir dergi işine girebilir.

Amerika’da son zamanlarda yeni AYI dergileri piyasaya çıkmakta ve bunlar yerel AYI topluluklarına daha fazla yer ayırmakta. AYI Toplumu eğer geçici bir moda olup daha sonra kaybolmaktan korkuyorsa kendini geliştirmeli , politik ve kültürel boyutlarının farkına varmalı.

pençere : Eşcinsel toplum AYI Hareketinin bir fetiş hareketi olduğunu düşünüyor. Vücut kılına , sakala , kasa ve göbeğe takıntılı bir hareket olarak görüyorlar. Sizce haklı oldukları yönler var mı ?

L.W. : Çok ilginç iki noktaya değindiniz. Öncelikle AYI Topluluğunun gerçekten topluluk sıfatını hak edip hakketmediği konusunda şüphelerim var. Ben genelde hareket tanımını kullanıyorum. Buna en iyisi “AYI Alt Kültürü” diyelim ve bu fetişizmden çok daha derin bir şey. Şunu söylemeliyim ki bir akımın seksüel arzu içermesi onun fetiş olmasını veya seksüel takıntı olmasını gerektirmez. Tabii ki Ayılar arasında seks bağımlıları da var ancak AYI olmayıp ta Ayılarla seks yapabilmeyi fetiş haline getiren insanlar aslında seks bağımlılarıdır ve işin diğer garip yanı en kötü homofobikler aslında kendi cinsel kimlikleriyle problemleri olanlardır.

İkinci nokta ise , gerçekten eşcinsel toplum kimdir ? Bunlar AYI Alt Kültüründen ayrı olmak ve Ayılarla karıştırılmamak mı isterler? Bu bana Türkiye’deki eşcinseller hakkında duyduğum bir şeyi hatırlattı. Sanırım Türkiye’deki Ayılar Türkiye’deki eşcinsel toplumla anlaşmazlıklar yaşıyorlar. Kimin gücü , eşcinsel kimdir diye insanları kategorize etmeye ve kafasına göre eşcinsel toplumdan dışlamaya yeter ve kimin böyle bir şey yapmaya hakkı vardır. Ben Ayıyım diyen Ayıdır , eşcinselim diyen de eşcinseldir. Bu sosyal kimliğini kabullenmekle ilgilidir. Başka bir erkekle seks yapan bir erkek “Gay” olarak tanımlanmayabilir ama bu insan kesinlikle “Homoseksüel duyguları aktif” biri olarak tanımlanabilir.

Bir AYI olarak “Out” olmak ve ardından eşcinseller tarafından dışlanmak son zamanlarda yaşanan gelişmelerdir. Bence insan seksüalitesi bunlardan çok daha kompleks bir konu. Fiziksel görünüşleri, seksüel davranışları etiketlemek zordur ve bunu yapmak pek anlamlı değildir. Bu etiketler üzerinde konuşmaya ve yorum yapmaya başladığımızda tamamen başka sınırlara girmiş oluruz. Eğer AYI olarak dışlanıyorsam bunda çok yanlış bir şeyler vardır ve beni dışlayanlarla aynı toplumda olmayı istemem. Bir sonraki adımları bizi hapse atmaktır ve belki de ölene kadar üzerimize zehirli gaz vermek olabilir.

pençere : Bu sohbet için çok teşekkür ediyoruz ve umarız sizi bir gün ülkemizde görebiliriz.

L.W. :Ben sizlere teşekkür ederim ve çalışmalarınızda başarılar dilerim.Sakın vazgeçmeyin ve sakın “AYI KİTABI 3” için üzerine düşeni unutmayın.

lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun! lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu