Eşcinsellik & Evrim

Eşcinselliğin sadece insana has, kültürel belirlenimli bir olgu  olmadığını, doğada başka canlılarda da bulunan birşey olduğunu söylüyoruz. Daha  doğrusu bilim böyle söylüyor. Yani kediler, köpekler, kuşlar da eşcinsel davranış sergileyebiliyorlar. Peki bütün bunların evrim sürecindeki yeri nedir? Canlıların doğasının sürekli olarak “daha çok üremek” yönünde gelişmesi gerekmez mi?

Acaba öyle mi? Aslında doğadaki olaylar, genelde, “birşeyin maksimize edilmesi” yönünde gelişmezler. Daha çok, “optimize edilmesi” yönünde gelişirler. Çünkü doğadaki bütün olaylarda “geri besleme” ya da “feed back” denilen kontrol mekanizmaları vardır. Bu paragraf çok kapalı oldu değil mi? Biraz açayım.

Hepimiz lisede görmüşüzdür: ormandaki tilki ve tavşan populasyonu. Tilkiler sürekli tavşanları yediklerine göre, ilk bakışta tavşan sayısının sürekli azalması gerekir, tilki sayısının da artması. Ama doğal denge öyle gelişmez. Tavşanlar azalınca tilkiler aç kalıp ölmeye başlar, tilkiler azalınca da bu kez tavşanlar çoğalma şansı bulurlar. Yani doğa bir denge bulmaya çalışır. Burada tavşan sayısının çok azalması, bir “geri besleme mekanizması” olarak düşünülebilir. Hemen sistem uyarılır, tilkiler azalmaya başlar ve denge böylece kurulur. Ya da başka bir örnek: evinizdeki elektrikli fırın. Eğer bir geri besleme mekanizması olmasaydı, fırının termostatı hiç atmaz,
sürekli ısı vermeye devam eder, sonunda binlerce dereceye çıkıp evinizi yakardı. Ama fırın 200 dereceye gelince geri besleme mekanizması çalışır, fırın bir süre için ısınmasını durdurur.

Eşcinselliğin de hayvanların evrim süreçlerinde bir “geri-besleme öğesi” olarak var olduğu iddia ediliyor. Yani üreme konusunda da bir denge var. Eğer bir canlı türü, bir dönem aşırı ürediyse… Bir düşünün! o kadar çocuğa kim bakacak? Eğer herkes üremeye programlanmış olsaydı sistem dengesizliğe sürüklenirdi. Sürekli yeni çocuklar doğar ve bakılamadıkları için ölürlerdi. Ama o populasyondaki hayvanlardan bazılarının eşcinsel olması, bir denge unsuru olarak ortaya çıkar ve “çocukları olmadığı halde, çocuklara
bakabilecek yetenekteki grup elemanları” olarak işlev görürler. Yani çocuk yetiştirmede ekstaradan iş gücü. Böylece denge sağlanmıştır.

Fareler üzerinde yapılan deneylerde, kalabalık arttıkça eşcinsel davranışın arttığı gözlenmiş. Bu sonuç, yukarıda anlattığım tezle de uyumlu görünüyor.

Sonuçta doğadaki hiçbir olay “körlemesine süreçlerle” gitmez, bir takım kontrol, geri besleme mekanizmaları vardır. Yoksa doğa bu kadar dengeli olamazdı. Sadece doğa değil. Günümüzde mühendislikte de dengeli sistemler üretmek, benzeri kontrol mekanizmaları oluşturmak önemli bir sorun (fırın örneği).

Yine de insanın sırf doğayla belirlenen bir canlı olmadığını unutmamak lazım. İnsan kültürel yollarda farklı evrim süreçleri geçirmiş, ayrıca iradesi de olan(?) bir varlık. Bu nedenle mutlaka bu tür biyolojik şablonlara uymak zorunda değil. Ama eşcinsellik örneğinde, doğayla bir uyum var gibi görünüyor

e-legato

lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun! lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu