Feromonlar

Heyecan veya Uyarı Habercileri
Feromonlar, bir canlıdan salgılandıktan sonra aynı türden başka canlılarda davranış değişikliklerine yol açan koku benzeri ama genellikle kokusuz kimyasal maddelerdir. Kısacası feromonlar, aynı türden bireyler arasında iletişim sağlıyan maddelerdir. Bir dişi hayvanın yumurtlama zamanını erkek hayvanlara bildirerek çiftleşmeye çağıran, karıncaların sosyal hayatlarını düzenliyen, kraliçe arı hariç tüm dişi arıların üremelerini engelliyerek işçi olarak çalışmalarını sağlıyan, hep feromonlardır.

Feromonlar son derece etkili, genellikle kokusuz, uçucu maddeler oldukları icin algılandıktan sonra bilinçsiz olarak davranışları etkilerler. Feromonların etkilediği bilinen davranışlar, daha çok üreme (estrus, çiftleşme, emzirme) fonksiyonlarının kontrolü ile ilgilidir.

Feromon (PHEROMONE) kelimesi kökünü eski yunancadan alan bir kelimedir. Phero (heyecan)+hormone (taşıyıcı) kelimelerinden oluşmuştur. Feromon kelimesinin sözlüklere girmesi 1950’lerden sonra olmuştur. Dişi kelebeklerin (Lasiocampa quercus) salgıladığı bir kokunun erkek kelebekleri çektiğini ve ortamda bulunan diğer kokuların bunu engelliyemediğini ilk 1800’lerin son yıllarında gözlenmişse de, ilk feromon 1956 yılında dişi ipek böceği kelebeğinden (Bombyxmori) izole edilmiş ve bombykol adı verilmiştir. Bir molekül bombykolün, bir erkeği çağırmak için 5 km. uzaklıktan etkili olduğu bilinmektedir. Böceklerin antenleri feromonları algılıyamaya hazır bekliyen yapılardır.

Böcekler (arılar, karıncalar,…) gibi az gelişmis türlerde feromonlar, haberleşme aracı olarak sosyal hayatın düzenlenmesinde ve üremede çok önemli rol oynamaktadırlar. Türler geliştikçe iletişimde ses ve vücüt hareketlerini kullanmaya başlasalar da feromonlar, çeşitli davranışların belirlenmesinde önemini korumaktadır. Daha gelişmiş memelilerde de feromonlar çesitli davranışları ve fizyolojik olayları etkilemektedir. Dişilerden salgılanan feromonların erkekleri cezbettiği, erkeklerden salgılanan feromonların ise estrusun başlamasını ve ovülasyonu düzenlediği bilinmektedir. Örneğin, erkek hayvanın bulunmadığı sürülerde dişi koyun ve keçilerin estrus sikluslarının bozulduğu gösterilmiştir.

Feromonların davranış üzerinde en etkili olduğu bilinen memeliler kemirgenlerdir. Dişi farelerinin estruslarının erkek farelerin varlığı ile başladığı ve regüle olduğu hatta eşinden başka erkek sıcanla yaşamaya başlıyan dişi gebe sıçanların düşük yaptığı, bilinen bir gerçektir. Ayrıca, farelerde feromonların bilgi aktarmada bile rolü olduğu bilinmektedir. Memelilerde feromonları algılamaktan sorumlu organ, vomeronasal organdır. Burun tabanına yerleşmis çift taraflı organ, çeşitli reseptörlerle feromanlardan gelen haberleri beyine göndererek davranış ve üreme ile ilgili fonksiyonları etkilemektedir.

İnsanlardan feromonların salgılanıp salgılanmadığı veya bazı hayvan feromonlarının insanlar üzerinde etkili olup olmadığı, tartışılan bir konudur. Bu konuda hem bilimsel hem ticari çalışmalar vardır. İnsanlarda feromonlar yoktur ve etkili olamaz savını ileri sürenleri destekliyen bulgular şunlardır:

  • İnsanlar gelişmiş yaratıklardır (?), davranışların bu kadar basit bir şekilde tek bir faktörle kontrol edilmediği kesindir. Davranış tek bir duyunun kontrolü altında değildir, çeşitli uyarılardan gelen bilgiler işlenip değerlendirildikten sonra belirlenir.
  • İnsanlarda çoğalma ile ilgili davranışlar hormonal değişikliklerden etkilenmez (sex sadece yumurtlama devresinde yapılmaz).
  • Annelik duygusu ve davranışları gebelik ve emzirmeden bağımsızdır.

Diğer yandan feromonlar insanlarda da önemli olabilir savını destekliyen bulgularda vardır.

  • Fetüste vomeronasal organ vardır, fakat doğumdan sonra dumura uğrar. Bu organ bir bebeğin annesini tanımasında önemli olabilir.
  • Yapılan bir çalışma erişkinlerin %8’inde çift, %22’sinde tek taraflı vomeronasal organ bulunurken, %70’inde bulunmadığını göstermiştir. Ancak bu organların fonksiyonel olduğu gösterilmemiştir.
  • Çeşitli kokuların insanları etkilediği bilinmektedir. Parfümlerde misk, amber, civet gibi hayvan feromonları kullanılmakta ve etkili oldukları iddia edilmektedir.

İnsanlarda ter ve vajinada bulunan androstandienone ve estratetraenolun feromon olduğu gösteren çalışmalar vardır.

Bir arada yaşıyan kadınların adet dönemlerinin senkronize olduğu bilinmektedir.

Yapılan bir bilimsel çalışma, kadınların koltuk altından alınan salgıların başka kadınların adet evrelerini ve uzunluğunu etkilediğini göstermiştir (Nature,392,177-79,1998).

  • Ayrıca Amerika Birleşik Devletlerinde Athena Enstitüsünde yapılan araştırmalar insanların da feromonlar salgıladığını ve bunların bazılarının karşıt cins üzerindeki cazibeyi artırdığını, seks hayatını etkilediğini göstermektedir.
  • Hatta etkileri bilimsel olarak tartışmalı olsa da, piyasada hayvan (domuz, ayı..), veya yapay feromonlar içeren karşı cinsi çıldırtığı iddia edilen çeşitli parfümler, traş kolonyaları bulunmaktadır.

Sonuç olarak, hayvanların davranışlarında ve üremelerinde çok önemli rolü olduğu bilinen feromonların, insanlarda salgılanıp salgılanmadığı ve etkileri hakkında kısıtlı ve tartışmalı bilgiler bulunmaktadır. Ama eğer insanlarda feromonlar salgılanıyorsa, bunlar bilinç altı yönlendirilen davranışlarda ve dolayısı ile kader kısmet kavramında rolü olabilecek önemli kimyasallardır. İnsan feromonlarının bilimsel olarak tanımlanması ve etkilerinin anlaşılması büyük olasılıkla hayatımıza renk ve bazı hastalıkların tedavisinde yarar sağlayacaktır.

Kaynak: kadinlar.com – 15 Ekim 2001

lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun! lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu