Trans Erkekler ve Nefret

LGBT ve nefret denilince de aklıma ilk gelen şey gey ve trans kadınlara yönelik nefret cinayetleri oluyor. Fakat benim ya da bir başka trans erkeğe ait bildiğim sonu ölümle veya ağır yaralanmayla biten bir şiddet olayı yok. Bu yüzden gülebilirsiniz ama benim vereceğim örneklerden biri bir filmden, diğeri de 2008 yılına ait bir haberden olacak. Filmin orijinal adı “Boys Don’t Cry”, Türkiye’de “Erkekler Ağlamaz” diye gösterildi. Bir trans erkeğin hikâyesini anlatıyordu. Transseksüel olduğu için tecavüze uğruyor, dövülüyor ve öldürülüyordu. Benim gözümde filmin inanırlığını arttıran jenerikte geçen “gerçek bir hikâyeden alınmıştır” ibaresi olmuştu. Gerçek hayatta bir Brandon Teena vardı ve filmdeki gibi tecavüze uğramış ve öldürülmüştü. Bu filmden çok etkilenmiştim. Diğer örnek ise Kırgızistan’da lezbiyenlere, biseksüel kadınlara ve trans erkeklere aile içinde ve sokakta tecavüz edildiğini yazıyordu. LGBT email listelerine de gelmişti bu haber.

Türkiye’de trans erkeklerin öldürülme, tecavüz haberleri gelmediği için kendimi iyi mi hissetmem gerekiyor bilmiyorum. Fakat bir şiddetin kurbanı olmadıkları veya olmayacakları anlamına gelmez. Aslında nefret cinayetlerinin olup olmadığını da bilmiyoruz.

Buse Kılıçkaya’nın sempozyumda söylediği bir söz bu cümlelelerimi destekler şekildeydi. Ben de metnime eklemek istiyorum. “Trans erkekler “resmi tecavüze” uğruyorlar, aileleri tarafından zorla evlendiriliyorlar.” Burada kendi seçtiğin kişiyle yapılan bir birliktelikten bahsetmiyoruz, “düzelir” diye yaptırılan tecavüzden bahsediyoruz. Dolayısıyla, alında ne olup bittiğini de bilmiyoruz.

Bu toplumda (ve başka yerlerde de) erkeklik değer verilen bir toplumsal cinsiyet rolü olduğu için kadından erkeğe cinsiyet geçişi bir çeşit üst sınıfa atlama gibi görülüyor. Fakat toplumsal cinsiyet ifadeleri belirsiz olan veya feminen trans erkekler nefret cinayetlerinin hedefi olabilirler çünkü bu kişiler topluma göre ya yeterince erkek değillerdir ya da hiç erkek değillerdir.

Yine aynı nedenle bence cinsiyet geçişi sürecine hiç başlamamış ya da başlamayacak olan transgender kişiler, cinsiyet geçişi sürecinin herhangi bir yerinde olan trans erkekler şiddete en çok açık grubu oluşturuyor. “Erkek” ya da “kadın” denilince insanların kafasında anatomik ve toplumsal cinsiyet normlarının karışımından oluşan belirli bir cinsiyet modeli var. Başka bir deyişle, erkek anatomisi denilince penis, testisler ve kıllı bir vücut ve maskülen tavırlar algılandığı sürece soyunma odalarında, tuvaletlerde, hamamlarda tehlikedeyiz. Açıkçası ben erkekler tuvaletine girerken ürperiyorum. Benim erkek olmadığıma hükmeden birinin şiddetine uğrayıp uğramayacağımı bilmiyorum.

Biz trans erkekler daha çok cinsel kimliğimizin reddiyle karşılaşıyoruz. “Asla erkek olamazsın” gibi bir yargıyla sosyal şiddetle daha çok karşılaşıyoruz. Bazı aileler çocuklarının cinsel kimliğini kabullenemediği için bildikleri tek yöntem olan dayağa veya psikolojik şiddete başvurabiliyorlar.

Nefret cinayetlerinin hedefi kim veya hangi sosyal grup olursa olsun içimizi yakıyor. Suçluların yakalanması, haksız tahrik indirimlerinden yararlanmaması için nefret suçları kanunun çıkmasını talep ediyoruz.

22 Kasım 2009
hikayeci.livejournal.com/8653.html

lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun! lgbti.org'a Google News'te Abone Ol! İlk senin haberin olsun!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu