Dönmelerin AŞK’ı Büyük Olur
Tarih kadar eskidir, Dönmelik… Kimi fikrinden döner, kimi dinden döner, kimi nefretten döner, kimi cinsiyetten döner, kimi de olduğu yerde döner… Neden dönülmesin ki? Dünya bile döner! Dünyanın bile döndüğünü anlayamayan bazı kişiler, kendilerinin de bir şeylerden döndüğünün farkında bile değildir…
Ben bir Dönme olarak, hem dönmelerden hem de dönemeyenlerden bahsedeceğim ya da dönmenin kötü bir durum olduğunu düşünenlerden…
Bu gün her zamanki gibi iş yerime gitmek için otobüse bindim. Ön tarafta oturan dört gençten bir tanesi ‘Dönme’ olduğumu fark etmiş olacak ki, diğer arkadaşlarına eğilerek bir şeyler söyledi ve hepsi ‘Dönerek’ bana baktı… Sonra tabii her zamanki gibi fısıldaşmalar, gülüşmeler; öyle ki bu gülüşler giderek argo tabirde ‘Votkalı gazoz içmiş pavyon karıları’nınkine döndü…
Pavyon karıları alınmasın, zira birçok arkadaşım pavyon karısıdır ve para kazanmak için gülmek zorundadırlar. Ve en azından birilerini küçük görerek gülmeyenlerden oldukları için gözümde bir hayli değerlidirler… Bizim neşeli dört genç eğlene-dursun, ben düşünmeye başladım…
Neydi ‘Dönme’lerin bu çektiği? Etek giymek kadınlık çağrıştırdığı için ya da kadın kıyafeti giymek hor görüldüğü için doğal olarak ‘Errrrrkeklikten Dönmeler’ gülünç karşılanıyorlar… Neden mi? Kadın olmak aşağılık bir durumdur çünkü.
Birinin kadın kıyafeti giymesi alçakça, eksik etek karılar gece sokağa tek başına çıkamaz, tek başına yolda yürürken bile tacize uğrarlar. Tek görevi ev işi yapıp çocuk doğurmak olan kadınlığa geçilir mi?
Bu alçaltıcı durum, toplumun her alanında ‘Errrrrkekten Dönenlerin’ alay konusu olmasına neden olur. ‘Alçak dönmeler’, ilk olarak ailelerinden dışlanır. Okul okuyamazlar, çünkü arkadaşlarınca da dalga geçilir bir pozisyondadırlar. İş verilmez onlara, çünkü onlar ‘Dönmüş’lerdir…
Yalnız ve kimsesiz bırakılan ‘Dönme’nin layık olduğu tek şey de Orospu olmaktır… Sonunda hem yalnız, hem Orospu olmuş bir ‘Dönme’ yaratır bu ‘Errrrkek’ meraklıları…
Bunca dışlanmışlığın arasında sevilmeyi ister ‘Dönme’. Ailesi, arkadaşları, akrabaları ve toplum sevmemiştir O’nu. Sevgiye açtır ‘Dönmeler’… Kimsenin sevmediği ‘Dönme’yi’ sevgi ayağına sikmeyi hevesleyen o kadar çok Errrkek vardır ki!
Bu Errrkekler, dört duvar arasında kalçalarını ve göğüslerini sever ‘Dönmelerin’, ama dışarıda tanımazlar. Çünkü, toplumca dışlanmıştır Dönme, halkın arasına kolay karışamaz. Her babayiğitin harcı değildir, bir Dönme’nin elinden tutup gezmek.
‘Seni Seviyorum’ diyenlerin çoğu da başka nedenlerle yanaşır ‘Dönmelere’; ya parasını yemektir derdi ya da elinin altında bedavadan bulundurduğu bir cinsel tatmin aracı… Bunun dışında, yaşadığı Aşk bile gerçek değildir çoğu zaman…
Elinden tutup, gezdiren adamı fazla yargılamaz ve ona Aşık olduğunu söyler. Bazen şiddet görse de, biricik aşkı parasını yese de ses çıkartmaz. Sevmiştir çünkü, kimsenin onu sevmediği bir dünyada, O sevmiştir! Bu yüzden, olsundur… O’nu da seven biri olsundur…
Bir de kendini avutur bile bile, Üç-beş çocuk doğuran karılar bile aldatılır, kendilerini kocatan-kocaları tarafından boşanırlar… Sanki bu devirde kimin ilişkisi doğrudur-kusursuzdur ki, dönmelerin ilişkileri kusursuz olsun!
Dövse de-sövse de-soysa da-sikse de, olsundur… Kimse tarafından sevilmeyen bu ‘Dönme’ sevilmenin böylesiyle bile mutludur!
Eğitim alamamış, aile hayatı yaşayamamış, Orospuluktan başka bir iş yapamamış, kendini hiç yararlı hissedememiş ve çok ahlaklı toplumumuz tarafından hayatı kurban edilmiş bir ‘Dönme’nin dayak ve kullanılmakla bile mutlu olabileceği hiç aklınıza gelir miydi?
Gelsin ama…
Demet Yanardağ
18 Ekim 2012
siyahpembe.org