Kadın Gözüyle Kadın
Yıllardır kadın güzelliği üzerine konuşur, rejim listeleri, selülit tedavileri, saç cilt bakımları hakkında birbirimize reçeteler verir dururuz. Belki bazen kendi kendimize: “Kadınlar niçin güzel olmak zorunda?” diye sorduğumuz da olmuştur. Fakat, ya üzerinde fazlaca durmadan cevabı geçiştiririz, ya da “Kendimize saygımızdan ötürü güzel olmak zorundayız.” diye düşünürüz. Oysa bu soruyu Germaine Greer yıllar önce sormuş, sorgulamış ve cevaplarını, yorumlarını derleyerek bir kitap haline getirmiş. İşte bu kitabın öyküsü ve içeriği:
Germaine Greer otuz yıl önce “İğdiş Edilmiş Kadın-The Female Eunuch” adlı kitabını yayımladığında yer yerinden oynamıştı. Kadınların yüksek sesle konuşmalarının bile garip karşılandığı bir dönemde, bir kadının çıkıp, uluorta hem de yüksek sesle “meme”lerden, “kıç”lardan, “seks”ten, “penis”ten söz etmesi akıl alacak iş değildi. O dönemler Warwick Üniversitesi’nde profesör olan Greer, kısa sürede feminizmin güçlü seslerinden biri haline geldi. “İğdiş Edilmiş Kadın” (Türkçeye çevrildi-Pencere Yayınları) kısa sürede inanılmaz satış rekorları kırdığı gibi, kendisine de “Feminizmin Başrahibesi” unvanını kazandırdı.
Bugün altmış yaşın üzerinde olan Greer’in uzun süredir sesi soluğu çıkmıyordu. Batıda bolca tartışma yaratan yeni kitabı “The Whole Woman-Tam Kadın” şu sözcüklerle açılıyor: “Bütün kadınlar bilir ki; başardıkları ne olursa olsun, eğer güzel değilse başarısızdır. Ve kadın yine bilir ki; var olan güzelliğini de gün be gün yitirmektedir.” Kitap “kadınların eşitliği”nden çok “kadınların özgürlüğü” kavramına adanmış. Greer, eşit haklar kavramı üzerinde duruyor ve eşitlikle özgürlüğün aynı şey olmadığını söylüyor. Eşitlik konformizme eşdeğer düşünülürken, özgürlük ideolojik kavramında ele alınıyor. Greer eşitlik kavramının kadınlara mutluluk ve özgürlük getirmediğini, tersine ona yeni baskılar getirerek yükünü arttırdığını söylüyor. Greer’in kitabından bazı anabaşlıklar şöyle:
Histerektomi
Amerika’da kadınların üçte birinin 60 yaşından önce, İngiltere’de ise beşte birinin 65 yaşından önce rahimlerini aldırdığını söyleyen Greer, “Böyle giderse şu anda Kaliforniya’da yaşayan kadınların ancak yarısı rahimleri ile birlikte gömülecekler” diyor. Greer’in rahim anomalilerini gidermek amacı ile yapılan histerektomilere bir itirazı yok. Onun kabul edemediği rahim sancısını kesmek amacı ile yapıldığı söylenenler. Kadın bedeninin önemli bir organını sanki bir apseymiş gibi duyarsızca alan zihniyete şiddetle karşı çıkıyor Greer.
Kadın Bedeni ve Selülit
Greer kadının takıntılı bir biçimde kıllarını alması, kilo vermeye uğraşması, selülitlerini yok etmeye çalışmasının hep medyanın daha güzel, daha ince, daha alımlı ve daha bakımlı bir kadın kışkırtmalarının sonucunda oluştuğunu söylüyor. Kadının ne yaparsa yapsın kendisini güzel hissedemeyeceğini vurgulayan Greer şöyle diyor “Kılları hep alınması gerekecek kadar uzun, kiloları hep fazla, yeterince kilo verdiğinde ise ya göğüsleri küçük, ya kalçaları, ya burnu bozuk, ya dudakları.”
Greer selülitler konusunda da şunları söylüyor. “Selülit, derinin altındaki yağ dokusu. Genetik yapıya bağlı olarak kimi kadınlarda düz ve gergin bir biçimde olan bu doku kimi kadınlarda gevşek ve yumuşak oluyor. Gevşek ve yumuşak yağ dokusuna sahip olan bu kadınlar, selülitlerini yok etmek için sürekli savaş halindeler. Oysa selülit genetik bağlantılı. Bebeklerin poposuna bakın, kimi düz ve gergin, kimi pürüzlü. Bebekler hayatlarında çikolata yemişler mi, sigara, içki ve kahve çay tüketmişler mi? Neden selülitlerinizi ve bedeninizi sevmeyi denemiyorsunuz? Böylece özel, sağlıklı yaşam antrenörlerinden oluşan ordunun da altın madenini kurutmuş olursunuz.
Kadın ve Güzellik
Güzellik kavramı öyle bir temelde oturtulmuş ki, kadın, sürekli olarak vücudunu şekle sokması gereken çirkin bir obje olarak görülüyor. Her tür çağda kadın güzellik anlayışı değiştirilip, kadının kendini çirkin olarak algılaması sağlanıyor. Günümüzde ideal vücut ölçülerine sahip kadına örnek olarak yaratılan Barbie kavramı, dünyanın geniş omuzlu, koca kalçalı, kısa bacaklı, geniş vücutlu normal kadınlarını kendi vücudundan nefret etmeye yöneltiyor.
Kadınların güzelleşmek uğruna harcadıkları zaman inanılmaz diyen Greer şu örnekleri veriyor: “Bakın Demi Moore’a, günde dört saat egzersiz yapıyor, bacak dış kasları için ayrı, iç kasları için ayrı, sırt için ayrı, karın için ayrı. Tam dört saatini bu işe harcıyor. Bütün bu gayretler onu dal gibi incecik tutuyor, ama evliliğini kurtarmaya yetiyor mu?
Estetik Ameliyatlar
“Önceleri yalnızca burun ve göğüs alanlarıyla sınırlı olan estetik ameliyatları bugün öylesine yaygınlaştı ki, sırf İngiltere’de yılda 65.000 kozmetik amaçlı ameliyat yapılıyor. Artık kadınların her yanı değiştirilip, güzelleştiriliyor.
Barbie Bebekler
Günümüz kadınına kendine örnek alması gereken imaj gibi sunulan Barbie bebeklerden nefretini gizlemiyor: “25 yıl kadar önce bir Alman seks oyuncağı olan Lilli’den türetilen 20-25 cm boyundaki Barbie bebek, yerini öyle sağlamlaştırdı ki, Amerika’da 3-11 yaş arası kızların ortalama sekiz, İngilizlerin ise altı Barbie bebeği var. Her yıl 120 yeni giysisi üretilen Barbie’nin kedisi, köpeği, kuşu, mutfağı, banyosu, terası var.”
Bu kadar geniş bir pazara sahip olan Barbie’nin üretimi de büyük bir köle ticaretini gerektiriyor. Çin’de Guangdong bölgesindeki iki dev fabrikada çalışan 11.000 kadın üretiyor Barbie’yi. 1959 yılında üretilmeye başlanan Barbie, o günden beri en gözde oyuncak statüsünü hiç kaptırmamış. Greer’in kadınlara öğüdü; “Barbie gibi bir imaj edinmeye çalışacaklarına, Barbie’yi üretirken sömürülen kız çocukları ile ilgilensinler.”
Kadın ve Sevgi
Baba sevgisi, eş sevgisi, çocuk sevisi konularında kadının hep karşılıksız bırakıldığını söyleyen Greer, kadının hep veren, hep fedakarlık eden olduğunu, oysa bunun karşılığını alamadığını, sonuçta da düş kırıklığına uğradığını vurguluyor. Erkeğin sevgisizliğinin kendini kadına göre üstün görmesinden kaynaklandığını, bunun ne yapılırsa yapılsın değiştirilemeyeceğini öne sürüyor. Ona göre karısına sevgi ve şefkat gösteren erkek bile, bir anlamda ya yapay davranıyordur, ya da çok sünepe, zayıf bir erkektir. Normal bir erkeğin karısına ilgi ve şefkat göstermesi mümkün değildir.
Kadın ve Şiddet
Greer’e göre erkekler, kadınlardan nefret ediyorlar ama kadınların bundan haberi yok. Bunun en iyi örneği, kocalarından dayak yiyen kadınlar. Erkekler zayıf kadınlara sürekli eziyet ediyorlar. İngiltere’de her üç kadından biri evinde şiddete maruz kalıyor. Dövülüyor, yumruklanıyor, boğazı sıkılıyor, ya da istemediği halde sekse zorlanıyor. Şiddet tehditler, hakaretler, aşağılamalarla da kendini gösteriyor. Az eğitimli erkekler fiziksel şiddeti tercih ederken, yüksek eğitimli erkekler aşağılamayı, hakareti tercih ediyor.
Feminizm
Greer’e göre “Özgür Kadın” toplumun çeşitli kurumlarının, erkek etkili kuruluş ve yönelimlerinin etkisinde kalmayan, doğallığını koruyan kadın. İkibinli yılların feminist kadınının, bedeni ve kendisi ile barışık, bedenini düşmanı değil, dostu ve müttefiki olarak algılaması gerektiğini söylüyor. “Yeni feminizm” akımının değil karaya ayak basmak, hâlâ denizlere çıkacak kara parçası aradığını söylüyor. Çünkü feminizm bir devrimse, kadınlar ona ancak hizmet edebilirler, onu yönetecek güce henüz sahip değiller.
Çalışma Hayatında Kadın
Feminist hareketin başarısı olarak görülen kadın boksörler, kadın polisler, kadın askerler, yönetim kurullarındaki, parlamentodaki kadınlar aslında kadınlara satılan “sahte eşitlik” ilkesinin sonucunda, erkeklerle aynı safta çalışmaya başladı kadınlar. Ve sanki savaşta gibiler. Feminizmin yapmak istediği bu değildi. Feminizmin amaçladığı belli alanlarındaki erkek egemenliğini kırmaktı. Kadınların erkeklere ait alanlarda çalışmaları onlara özgürlük değil tersine bir yük getirdi. Çalışma alanında kadınlara verilen düşük ücretler, saldırılar, haklarının yenilmesi, işe alınmamalar gibi durumlar kadına ayrı bir stres getirdi. Buna iş dışındaki yaşamın, annelik, karılık gibi yükleri de eklenince kadın yıpranmaya başladı.
Üstelik modern yaşamın getirdiği nimetler de kadının işini hafifleteceğine, tersine yükünü daha da arttırdı. Greer, çamaşır makinelerinin bile ortadan kaldırılmasını savunuyor. Ona göre annelerimiz temizliğe daha az zaman harcarlarmış, hem de çamaşır, bulaşık makinesi kullanmadan. Çünkü yıllar boyunca temizlik standartlarındaki değişmeler, temizliğe ayrılan zamanı arttırmış. Kadınlar reklamlarda gösterilen bakteriler için ayrı, sudaki kireç için ayrı, lekeler için ayrı, beyazın beyazı için ayrı deterjanların reklamını gördükçe, temizlik hastalıkları daha da kötüleşiyor. Erkekler etraflarında ne olduğu ile ilgilenmezken, kadın tuvaletin kapağının altındaki görünmez bakterilerle, bitmez tükenmez bir savaşa giriyor.
Kadınların Kızkardeşliği
Greer yeni feminizmi de elden geçiriyor. Ona göre kadınların kardeşliği, eninde sonunda görünür olmak zorundaydı. Görünürlük örgütlenmeyi gerektirecek, örgütlenme lider arayışını doğuracak, bu da bireyler arasında yarışmaya yol açacaktı. Kadın özgürlük hareketinin “Baş Rahibesi” olarak bilinen Greer, bu rekabetin sonucunda feministlerin birbirlerinin kuyusunu kazmaya yöneldiklerini, bunun sonucunda farklı feminist akımlar oluştuğunu söylüyor. Kadınların kızkardeşliği kavramını kabul eden her feministin, bütün feminist akımları da kabul etmesini gerektirdiğini söyleyen Greer, bunun sonucunda her tür sınıf ve etnik gruba ait kadınların birbirine yaklaştığını da ekliyor.
Eski feminizm kavramında yer almayan şefkat ve ilgi gibi kavramların da yeniden gözden geçirilmesini, gündeme alınmasını öğütleyen Greer, eski feminizmin kadını kadınsılıktan çıkararak erkeksi görünüme ve davranışlara ittiğini, bunun sonucunda doksanlı yıllarda android tipli düz göğüslü, erkek gibi davranan, erkek meslekdaşları ile publarda içen, küfür eden bir kadın tipinin oluştuğunu, bununsa annelik, eşlik kavramlarına ters düştüğünü, kadının kendisiyle sürekli çelişki halinde olduğunu vurgulayarak bir anlamda da kendisi ile çelişkiye düşüyor. Greer başından beri hep aynı şeyi söyledi. “Başkası gibi olmaya çalışmayın, kendiniz olun. Kendi özgür iradenizi tanıyın, kendi bildiğinizi söyleyin.” Kendisi de başından beri bunu böyle yaptı.
kadinlar.com – 04 Ekim 2001