Bir biseksüelin anıları
Biseksüel bir İstanbullunun dünyasını anlamak isteyen Rene Ames bir arkadaşı (Memet) aracılığıyla aslında hetero olduğunu söyleyen Tarık’la buluştu ve izlenimlerini Time Out İstanbul’a yazdı.
Tarık, beklemede bulunduğu yerden kırmızı bir basketbol şapkası takan çocuğu kesiyor. Onu gördükten hemen sonra dikilmekte olduğu İstiklal Caddesi girişindeki Burger King’in önündeki kalabalığı terk ediyor; kırmızı şapkalıya doğru yürümeye başlıyor. Meydanda duran kırmızı şapkalıyla buluşmak için oldukça acele ediyor.
Ağzı kulaklarında gülümseyerek “Merhaba” diyor kırmızı şapkalıya. Sesinde kolaylıkla fark edilebilir bir heyecan var. İnternet üzerinden tanışarak bu öğleden sonra buluşmak üzere sözleştiği çocuğun umut ettiği kadar yakışıklı çıkmasından ötürü duyduğu memnuniyeti saklayamıyor. Halbuki bu çocukla bu yarı kör randevulaşmadan önce onunla iki kez video-chat yapmıştı ve neye benzediğini az-çok görmüştü.
Aslında Memet’in kafasında kırmızı şapka bana ait. Bu şapkayı bu randevuda takma fikri ise Memet’indi. Ben de seve seve ödünç verdim ona bu şapkamı, böylece hem o temiz, düzenli giyimi için güzel bir aksesuara sahip oldu hem de ben onu bu şapka sayesinde kalabalıklar arasında ayırt edebilecektim. Her şeyi geçecek olursak bu buluşmaya bana bir kıyak olarak gidiyordu. Ben bugünün İstanbul’nda bir biseksüel olmanın nasıl bir şey olduğunu anlamak, bunu o kişinin bakış açısından görmek istemiştim.
Yaptığımız plana göre ben Tarık’la tanıştırılana kadar ikisine belli bir uzaklıkta duracak ve onları izleyecektim. Daha sonra onları yakınlarda bir kafeye çay kahve içmeye davet edecek ve muhabbet edecektim. Her şey bizim kafamızda kurduğumuz senaryoya göre gitti ve bir saat sonra çiftimiz gayet mesut bir şekilde Tarık’ın evine doğru yola koyuldu.
Çok sevdiğim arkadaşım Memet’in kendini bu projeye çok büyük bir coşkuyla verdiğini söyleyebilirim. Benim bu resmi olmayan araştırmama yardımcı olmak için bir hafta boyunca lokal biseksüel chat odalarında fink attı ve uygun birini bulmaya çalıştı.
Tüm bu buluşma süreci aslında Memet için bir nevi maceraya dönüştü. Çünkü benim şahsen tanıdığım çoğu gay için, hetero / hetero olduğunu söyleyen ve öyle davranan / biseksüel biriyle buluşmak aslında sersemce bir hareket.
Gayet bilinir ki, gay olmadığını söyleyen ama buna rağmen aynı cinsten biriyle beraber olmaya açık olan erkekler, gay erkekler için bir fetiş objesi olmuştur. Bunun en güzel kanıtı da herhalde gay erkekler arasında sıkça yapılan “Aslında biseksüel erkek diye bir şey yoktur, sadece sorunları olan gay erkekler vardır” esprisi. Öyle ki, sapına kadar gay olan erkekler kendilerini bu şekilde zorlamayı ve hetero erkekleri seviyor. Bu yüzden onları baştan çıkarmaya çalışıyorlar.
Tam tersine diğer gay erkekler panseksüelliği ve polyamory olayından hoşlanmıyor, bunun insanın kendinden nefret etmesinin bir dışavurumundan veya insanın kendi vücudunda rahat edememesinden başka bir şey olmadığını düşünüyorlar. Bu insanlar aynı zamanda Dr. Alfred Kinsey’nin 1940’da yazdığı, bir dönüm noktası sayılabilecek olan seks raporunda yer alan “Erkekler heteroseksüeller ve homoseksüeller olarak ikiye ayrılmaz. Dünya koyunlar ve keçiler olmak üzere ikiye ayrılmış değildir” argümanına katılmıyorlar.
İnsanların hayvani güdüleri bir yana, biseksüellik bir konu olarak da oldukça ilginç çünkü bazı kültürlerdeki cinsiyet-güç dengelerini oluşturuyorlar. Örneğin antropolog Malek Chebel’e göre ‘hiper-maskülen’ çevrelerde ‘fonksiyonel biseksüellik’ diye bir olayın varlığından söz ediyor. Buralarda erkekler diğer erkekleri avlanmaya çalışıyor ve bu erkekler kadınların yerine geçmiş oluyor. Bu durumda homoseksüel ve kadın nefretiyle dolu hareketler de yapıyorlar. (Power and Sexuality in the Middle East by Bruce Dunne, Middle East Report 206). Bu gibi durumlar genelde Orta Doğu toplumlarında yaygın olarak gözlenmiş ve toplumların yapıları da Türkiye’nin toplum yapısıyla oldukça benzerlik gösteriyor. Ve çoğu Türk için bu biseksüellik durumu pek saklayarak yaşanacak, hasır altı edilecek bir şey değil. Dinsel ve sosyal sebeplerden kaynaklanan sınırlamalardan dolayı bunu böyle bir yaşam biçimini umursamamayı seçiyorlar. Bunu bir kolaylık olması açısından da tercih ediyorlar. Time Out İstanbul’da yayınlanan ve İstanbul gay sahnesini anlatan daha önceki yazılarımdan birinde ‘laco’ adlı popüler bir terimden söz etmiştim. Bu kelime heteroseksüel olarak bildiğimiz erkeklerin düzenli bir şekilde diğer erkeklerle cilveleşmesi manasına geliyordu.
Arkadaşım Memet’in internetten tanışıp buluştuğu Tarık da işte böyle bir adamdı, yani ‘laco’. 26 yaşında, biraz sakallı, orta boylu, vücut ölçüleri gayet yerinde biriydi. Bana oldukça maskülen geldi karşılaştığımızda. Eğer Memet’le buluştuğunu bilmeseydim, onun asla her iki cinse de cinsel anlamda meyilli olduğunu tahmin edemezdim. Ama şu an her şeyi daha iyi anlıyorum.
Kısa kısa Tarık’ın seks yaşamı
Üstte olmak mı altta olmak mı?
Üstte. Kesinlikle.
Kendini cinsel yönelim bakımından nereye koyuyorsun; heteroseksüel mi, gay mi, yoksa biseksüel mi?
Ben heteroseksüel olduğumu düşünüyorum.
Gerçekten mi? Ama Memet’le kırıştırıyosun. Ve büyük ihtimalle başka erkeklerle de internette tanışıp buluştun. Bu durum senin heteroseksüel olduğun iddianı yalanlamıyor mu?
Eğer benim cinsel ihtiyaçlarımı karşılayacak kızlarla tanışmak, erkeklerle tanışmak kadar kolay olsaydı, sadece kızlarla takılırdım. Maalesef Türkiye’de bu işlerin ne kadar zor olduğunu biliyorsunuz.
Cinsel ihtiyaçları evlilik dışında karşılamak için Türk erkekleri genelde fahişelerden yararlanmıyor mu?
Hayır. Genellikle fahişelerin hepsi olmasa bile, çoğu bana pis görünüyor, hiç çekici gelmiyorlar. Balkanlardan gelenleri güzel oluyor ama onlar da çok para istiyor.
Peki bu durum, memleketteki transeksüel seks işçilerinin kadın seks işçilerine oranla daha popüler olmasını açıklayabilir mi?
Evet. Yarı erkek olduğu için bir travesti erkekleri nasıl tatmin etmesi gerektiğini çok daha iyi biliyor.
Peki neden kadın bir seks arkadaşı veya normal, uzun süreli bir kız arkadaş edinmiyorsun?
Bunu yapabilecek pek fazla Türk kadını yok, uzun süreli bir ilişkide olsan bile. Evlilik öncesinde ‘kirlenme’ riskini almak istemiyorlar. Kadın bir seks arkadaşı? Hmm. Bu sanırım bir fantezi olarak kalacak hep.
Heteroseksüel, biseksüel veya gay olmak bir cinsel kimliktir. Ama bir erkekle istediğin zaman takılıyor olmak, senin kimliğin konusunda bir kafa karışıklığın olduğunu göstermiyor mu? Karşı cinsten biriyle uzun süreli bir ilişkiye girme zamanın geldiğinde bunu yapabileceğine ve normal bir şekilde davranabileceğine inanıyor musun?
Evet, davranabileceğimi düşünüyorum. Ama kesin olarak söyleyemem. Sanırım babam da benim gibi bu yollardan geçmiş, hatta dedem de. Ve sonunda ikisi de normal davranmayı başarmış. Bu diyarda işler böyle yürüyor.
Rene Ames, Time Out Istanbul – Ocak 2010